Hür Adam
Merakla bekliyordum nasıl bir film oldu acaba diye. Geçen hafta izleyebildim. Ä°zlediÄŸim en kötü biyografi hatta biyografi daraltmasını da kaldır gitsin, en kötü filmlerden birisiydi. Bu kadar sığ, bu kadar yavan ve düz bir anlatım daha olamaz. Bir Ä°slâm aliminin, Ä°slâm alimliÄŸinden de öte yaÅŸadığı yüzyılın en büyük Ä°slâm alimlerinden biri olarak kabul edilen bir dava adamının hayatına nasıl olup da bu kadar sığ yaklaÅŸabilmiÅŸ arkadaÅŸlar bilemiyorum. Ayrı bir maharet söz konusu, farklı bir zeka türü. Hakkında hiçbirÅŸey bilmeyip de saÄŸdan soldan duydukları ile Said Nursi’yi bilenlerin bildikleri tekrarlanıp durmuÅŸ temcit pilavı tadında. Hemen hemen bütün diyaloglar tekrar eden sözlerden ibaret, hiçbir oyunculuk vasata bile yanaÅŸamamış. Zaten ne olduÄŸu belli olmayan darmadağınık senaryo, filme normal bir akış bile saÄŸlayamayınca, film içinde ileri-geri tarihlere doÄŸru gidip gelmelerle tamamen zıvanadan çıkmış. Bozuk plak gibi kendini tekrar etmiÅŸ durmuÅŸ. Komik senaryo, cidden komik. DaÄŸ, bayır, nehir, ova derken araya da fon müziÄŸi eÅŸliÄŸinde söylenen iki hikmetli söz serpiÅŸtirdik mi ordan alır yürürüz gibilerinden bir havası var.
Said Nursi karakterini dümdüz bir bakış açısı ve yüzeysellikten de öte bir ÅŸekilde ele alınca, onun hayatındaki yakınlarından herhangi bir karakter de saÄŸlamca iÅŸlenememiÅŸ oluyor haliyle. Bir biyografi filmi için bundan daha kötüsü olamaz. Kaldı ki bu kadar büyük kitleleri peÅŸinden sürükleyebilmiÅŸ ve hala da etkisini devam ettiren bir adamın hayatında daha derin, daha dik hatıraları, hikayeleri, söylemleri vardır deÄŸil mi. Onlardan sunmaya çalış biraz, o felsefeyi, o yaÅŸama ÅŸeklini irdele biraz. Cık, o da yok, teÄŸet bile geçememiÅŸ. Ä°zleyicinin gözüne gözüne sokup durmuÅŸ o basit iyilik meleÄŸi tasvirlerini. Bir gez gel arkadaÅŸ…
Bir de yeni bir moda daha türedi sinemamızda. Ãœlke gündemine konu olan bir fikir, bir dava filme konu edildiÄŸinde herkese nazar boncuÄŸu takmalar, kimseyi incitmemeye çalışmalar, konuya taraf her kesime ne ÅŸiÅŸ yansın ne kebap türünden “aman sen de iyisin, onlar da iyi, biz de iyiyiz” demeler filan sıktı artık. Mahsun Kırmızıgül yapmıştı bunu “GüneÅŸi Gördüm” de. Sonra bir daha yaptı “Newyork’ta BeÅŸ Minare” ile. Aynı tavır bu filmde de mevcut. Baydı, bunalttı, kabak tadı verdi arkadaÅŸ, bir net olun yahu. Derdiniz neyse onu anlatın. Yoksa film çekmeyin zaten.
Filmin sonuna doÄŸru iyice daralmışken bir de kelalaka bir yerde yönetmenin kendini filme dahil ediÅŸini görünce salonu terketmek kaldı geriye…
Son Yorumlar