ArÅŸiv

0, 2011 için arşiv

Kerameti kendinden menkul tabela ÅŸenliÄŸi

Pazar, 19 Haz 2011 Yorum yapılmamış

Geçen bir ara bahsetmiÅŸtim Türkçe konuÅŸamadığımızdan. Mevzunun daha bir can sıkıcı, sinir bozucu hali var. Daha böyle hayatın orta yerinden. Tabelalar…

Hani bu iÅŸin bir yönetmeliÄŸi, kuralı, hattı hududu var mıdır onu da bilmiyorum ama ÅŸu kesin ki saçma salaktan da öte komik ÅŸeyler yazılır olmaya baÅŸladı. Hani tam facebook öncesi 14-18 yaÅŸ civarı gençlerin msn iletilerine yazdığı türden. Aklıma bir dolu örnek geliyor. “Happy Center” gibi Türkçe’den devÅŸirme Ä°ngilizceler, “Neshe” gibi Ä°ngilizce yazılan Türkçe okunan ibareler, sonuna başına veya ortasına bir yere Ä°ngilizce bir terim – “center”, “shop”, “house”, “home”, “fast food” vesair – ekleyerek bir halt edildiÄŸi sanılan, biraz entelektüel bir hava, biraz uluslararasılık katıldığı zannedilen mekan, dükkan, marka isimleri… Bilmem ne “land”, bilmem ne “center”, yok efendim ÅŸu “house”, bu “home”, filanca “shop”, falanca “restaourant. Daha az evvel gördüm eve gelirken; adam mobilya demeyi kendine zulüm görüp “mobilia” demiÅŸ markasının adına.

Hani kelimenin tam anlamıyla gına geldi yarım yamalak Ä°ngilizcelerden, “chicken translation” ibarelerden, anlamı Türkçe kelimeleri Ä°ngilizce tabirlerden. Neyin ezikliÄŸidir bu arkadaÅŸ, nasıl bir görgüsüzlüktür, nasıl bir cahil cesaretidir. Hani düşünüyorum da ben böylesi bir iÅŸe kalkışacak olsam, elli yerden bakardım acaba oldu mu, doÄŸru mu diye.

Mevzuyu illa “Türkçe’mize sahip çıkalım” slogancılığına getirmek taraftarı da deÄŸilim. HerÅŸeyi bir sloganı arkaya alıp bir çeÅŸit akım haline getirmek de apayrı bir mevzu zaten. Yalnız az aklı başında, az kararlı olmak gerek. Ne yaptığını, ne dediÄŸini ve ne konuÅŸtuÄŸunu, ne yazdığını bilmek gerek yahu. Tamam devletin belediyeleri denetlesin, bir ÅŸekli ÅŸemali olsun bu iÅŸin. Neyse bir adı konsun hani. Ama herÅŸeyi birtakım yasaklar, sınırlamalar, höt dötler eÅŸliÄŸinde mi yapmak gerekiyor. Bireylerin bilinci, tavrı ve kültürü ne anlam taşır o vakit. Az kendin ol, biraz ÅŸundan biraz bundan baharatçılığı gibi içine edip bırakma dilin, kelimelerin. Ya Ä°ngilizce veya Almanca neyse o dilden bir kelimeyi al kullan, markana isim yap, tabelanı ÅŸenlendir. Ya da böyle paçavraya çevirme dili, buruÅŸturma, kırıştırma, kırıtma.

Behzat Ç. den bahsetmiÅŸken; “Bu ne la !”

FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Behzat Ç.

Pazar, 19 Haz 2011 Yorum yapılmamış

Kulaktan kulaÄŸa, arkadaÅŸtan arkadaÅŸa derken sanırım ÅŸu anda memleketin en çok izlenen dizilerinden birisi oldu çıktı. Herhangi bir dizi için televizyon başına oturmuyorum uzun zamandır. Denk geldiÄŸim olursa izler haldeydim. Ta ki “Bir Ankara polisiyesi Behzat Ç.” yi kardeÅŸimin dürtmesiyle bir kaç kere izleyene kadar. Karakterlerin bu kadar halkın içinden, halkın aÄŸzıyla ve halkın kelimeleri ile konuÅŸtuÄŸu baÅŸka bir dizi henüz görmedim. Sanki diÄŸer bütün diziler baÅŸka baÅŸka memleketlerde çekiliyormuÅŸ da, oraların hali ahvali anlatılıyormuÅŸ gibi geldi. Bir dizide en önemli ÅŸeydir belki de karakterlerin adam akıllı ve ince ince iÅŸlenip ortaya konması. Bir de iÅŸin polisiye ve gerilim tarafı sıkı örülmüş. Hiç bir sığlık görmedim henüz. DiÄŸer bir ton dizide gördüğümüz hani ÅŸu yoldan çevirip oynatılmış gibi duran figüranlara, bölüm oyuncularına da rastlamadım. DiyeceÄŸim o ki olmuÅŸ, bayağı bir olmuÅŸ. Hele ki “Arka Sokaklar” gibi bir polisiyeyi gördükten sonra “Behzat Ç.” Åžahin’den inip Mercedes’e binmek gibi oldu. Ä°zlenilsin efendim..

FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail
Kategoriler:Sinema Etiketler: