ArÅŸiv

Buna etikete sahip yazılar; ‘anneler günü’

Bilmem Kaçıncı Pazar Anneme Hediye Almadığım !

Cumartesi, 14 May 2016 Yorum yapılmamış

Her Mayıs’ın ikinci Pazar’ı annelerimizin, her Haziran’ın üçüncü Pazar’ı da babalarımızın günü. Ama Pazar. Mümkünse Pazar olsun. Öyle 8 Mart, 1 Mayıs, 1 Nisan, 30 AÄŸustos gibi Salı’ya, PerÅŸembe’ye, Pazartesi’ye filan denk gelmesi mümkün olan bir tarih olmasın yahu. Ä°lla da Pazar olsun. Hediyelik bir ÅŸeyler alırsınız. İçinizden gelip gelmemesi, gönlünüzün o günkü coÅŸkusu ve halet-i ruhiyeniz bizi baÄŸlamaz, alın.

“Toplu halde hediye almak da nedir ulan, ayin mi, ritüel mi, ibadet mi bu, bütün dünya halkları olarak günah mı çıkarıyoruz” demeyin izah ederiz bir ara, siz en iyisi fedakâr, ÅŸefkatli, cefakâr, sevgi dolu annenize hediye almak için en yakın maÄŸazamıza uÄŸrayın.

“Yahu bu kadar da anne, anne ya da iÅŸte baba, baba diye ortalığı ayaÄŸa kaldırmasak mı diyorum, hani üzeceklerimiz, yarasına tuz basacaklarımız, yangınına benzin dökeceklerimiz olabilir” demeyin, zîra iÅŸaret ettiÄŸiniz yetimler ve öksüzler ön görülebilir zararlarımız arasında.

“Benim babam diÄŸer babalarla aynı ticari kategoriye girmez ulan, babama olan sevgimi, saygımı, zaafımı metalaÅŸtıramazsınız, hele hele babamı bu hain tuzaklarınızla mahsun edemezsiniz” demeyin, neme lazım insan sonuçta bekler, siz en iyisimi daÄŸ gibi adama, canınız babanıza bir ÅŸeyler alın.

“Anneye hediye alınan gün biraz tuhaf gelmiyor mu kulaÄŸa ? Hem hediye alıp almayacağımı veya alacaksam da o günü sizin o doymak bilmez kapitalist iÅŸtahınız belirleyemez ulan. Hee bak bir de o cafcaflı anne güzellemeleriniz var ya, onlar tam olarak nereye niÅŸan alıyor la ?” demeyin, rica ediyoruz çirkinleÅŸmeden en az anneniz kadar biricik, bir tek ona layık bilmem ne markalı ütümüzden, tenceremden, yüzüğümüzden, telefonumuzdan olmadı ayakkabımızdan filan alınız.

“Annemize, babamıza hediye almayı sizden öğrenecek deÄŸiliz ! Sevindirmesini, gönlünü hoÅŸ etmesini, yeri geldiÄŸinde hakîkatli bir çam sakızı çoban armaÄŸanı almasını da iyi biliriz” demeyin. Bakın herkes alıyor, siz almazsanız olur mu ÅŸimdi. Kadının gönlü incinir. Hem konu komÅŸu ne der sonra ?

“Yahu hepsini anladık da bu ütü, tencere, çamaşır makinesi, süpürge filan ne ayak ? Onlar hane halkının ortak hizmeti için var deÄŸiller mi ? Anneye öyle hediye mi olur ? Tam olarak ne mesaj veriyoruz ?” filan derseniz darılırız. Ne yani sizin anneniz elektrikli süpürgelerin en iyisine layık deÄŸil mi ?

Anneler ve babalar gününün neden illa da bilmem kaçıncı Pazar oluÅŸunun nedeni izaha muhtaç olmayacak kadar aÅŸikâr. Kendi dinî baÄŸlamından koparılmış Noel’in hali ortada zaten. Neyse meseleye dönecek olursak;

Ä°slam öncesi Arap toplumunda Kamerî takvime 3 yılda bir olmak üzere 1 ay eklenerek ayların yerleri sabitlenir, aylar Hicrî takvimde olduÄŸu gibi yılın mevsimleri arasında dolaÅŸmaz, en fazla 1 aylık oynamalar olurdu. Bu duruma nesî ismi verilirdi. Ä°slam Ansiklopedisi’ne göre nesî uygulaması genel gözlemde olduÄŸu gibi sabit bir takvim oluÅŸturmak amacıyla deÄŸil, hac ve hac ile baÄŸlantılı panayırların yılın belirli ve uygun bir mevsiminde icra edilmesi amacını taşımaktaydı.

Ä°ÅŸte bu uygulama da Kâbe’nin önünde cereyan ediyordu. Ve takvim bakanı, -buna nasi deniyordu- Kâbe’nin kapısında, yardımcısı da (hâtim) yanında duruyordu. Nasi şöyle bağırıyordu: “Ben, hiç bir zaman sözüne tecavüz edilmeyen deÄŸil miyim?”. Yardımcısı da onun sözünü tekrar ediyordu. Orada bulunanlar da “Senin sözüne hiç bir zaman tecavüz olunmayacak, onu kabul ediyoruz” diyorlardı. Bundan sonra nasi şöyle bağırıyordu: “Önümüzdeki sene, nesî hadisesi olacak ve Muharrem ayı Zilhicce’den hemen sonra deÄŸil bir ay sonra gelecektir”.

FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail