Ramazan Davulcusu Muhafaza Edilir mi ?
Ä°ftar sebebiyle misafirlikte olduÄŸumuz sırada Ramazan davulcusu meselesi bardağına son damla damlayıverdi. Malûmdur, Ramazan davulcuları Ramazan ayının belli günlerinde kapılara gelerek halktan bahÅŸiÅŸ toplarlar. Bu kez de öyle oldu. Ezanı beklerken kapı çaldı, gelen Ramazan davulcusu. Salondaki herkesin elini cebine atıp da hesap ödenirken yaÅŸanan bir Türk klasiÄŸi yaÅŸanmasına izin vermemek için -hiç taraftar olmasam da bu iÅŸe- silahına davranan kovboy gibi bir hamlede cebimdeki bozukları çıkarıp uzatıverdim arkadaşımın eÅŸine. Lakin kapıdan geri döndü, “5 lira veriliyormuÅŸ” diyerekten. O nasıl edilgen bir cümledir yahu, bahÅŸiÅŸ dediÄŸinin apartman aidatı gibi miktarının belirlendiÄŸi nerede görülmüş. Ayıptan da öteydi durum. Kalktım yerimden, kapıya gidip elindeki bozuklukları da alıp hadi güle güle dedim, en kendime mukayet olabilen halimle.
Mesele aslında Tanzimat’tan beri süregelen, muhafazakârın neyi muhafaza edip neyi etmeyeceÄŸine dair meseledir. Muhafazakâr olmanın deÄŸiÅŸmemek, ne pahasına olursa olsun geleneÄŸi ve mevcudu korumak olarak algılandığı memlekette, yok arkadaÅŸ muhafazakâr neyi muhafaza edeceÄŸine, neyi ne kadar ve ne sürede deÄŸiÅŸtireceÄŸine karşı ortaya konan bütün bir hayat görüşüdür ÅŸeklinde izahlar yapmak çok kabul göresi, anlaşılmak istenesi olmuyor. Varsın olmasın. Dünya yine de dönüyor.
Ramazan davulcusuna sırf bir gelenek olduğu için sahip çıkmak körü körüne gelenekçilikten öteye gitmez. Kuru kuruya nostalji sevdasında tıkanır kalır. Müslüman bir bünyenin komşularına rahatsızlık veriyor olduğunu hissetmesi rahatsızlık vericidir. Müslüman bir bünye aynı sokakta, aynı binada yaşadığı oruç tutmayan diğer dinlere mensup komşularına ve oruç tutamayan kendi dinine mensup komşularına(çocuk, hasta, yaşlı, günahkâr ve sair) gecenin bir vakti uyanma baskısı yapılmasına da razı olmaz. Ki ayrıca oruca niyeti olan sahura kalkar zaten, namazda gözü olanın ezanda da kulağı olsun zaten.
Ãœstelik meselenin estetik-fayda türünden bir açmazı dahi yok. Misal ben BoÄŸaz Köprüsündeki ışık oyunlarını son derece estetik buluyorum, bir temâşa olduÄŸunu ve bir güzellik ortaya koyduÄŸunu düşünüyorum. Ve fakat bunun elektrik israfı olduÄŸunu söyleyenleri de anlayabilirim. Burada bir görüş farkı, bir tercih farkı bulunur. Her ikisinin de kendince haklı gerekçeleri mevcuttur. Amma velâkin Ramazan davulcusunun meydana getirdiÄŸi rahatsızlıktan baÅŸka, estetik açıdan da son derece zayıf, amiyane tabirle kafa ütüleyen bir tınısı var. Çalınana ritim denebilirse, kuru bir ritim. Davulun sesi uzaktan bile hoÅŸ gelmiyor. Ne bir ahenk, ne bir hoÅŸ sedâ. Eskiden, hani o geleneÄŸi gelenek yapan Ramazan davulcularında, hiç deÄŸilse biraz müzikâl biraz edebî bir kaygı var imiÅŸ. Güzele meylederlemiÅŸ yaptıkları iÅŸte. Mâni söylerler, o maniye uyum saÄŸlayacak hoÅŸ bir ritim tutturmaya çabalarlarmış. Åžimdilerde o da yok. “Dostlar alışveriÅŸte görsün, salla başı al maaşı, haa üç kere de gelir bahÅŸiÅŸimizi toplar oluruz.”
Bütün bunlara, muhafazakar hayat görüşüne sahip kimilerinden “E, o zaman ezan da yüksek sesle okunmasın!” ÅŸeklinde itirazlar gelir hep. Kaçırılan, karıştırılan husus ÅŸudur; Ezan Ä°slâmın temel direÄŸi olan namazın iÅŸaretidir. DeÄŸiÅŸtirilmesi din kavramı baÄŸlamında mümkün deÄŸildir. Bir gelenek deÄŸildir, bir alışkanlık hiç deÄŸildir. Sırf kimileri rahatsız oluyor diye dinin temellerinden vazgeçilemez, özgürlük tartışmalarına konu edilemez. Kapı kapalıdır bundan ötesine. Ki o kapıdan ötesi bu yazının baÄŸlamından çok baÅŸka tartışma meselelerine, bambaÅŸka hayat görüşleri çaprışmasına açılır. Lakin mesele o deÄŸil.
Velhasılıkelam Ramazan davulcusu “sahip çıkalım” türünden bir gelenek deÄŸildir. Edep dairesi içerisine sığdırılabilecek bir masumiyeti, nostaljisi de yoktur. Tiz terk edile !
Son Yorumlar